Havza Haber Ajansı muhabirinin bildirdiğine göre, İlim Havzaları Genel Müdürü Ayetullah Ali Rıza Ârafi, Kum’daki İmam Sâdık (a.s.) Tümeni’nin komutanı Hüccetü’l-İslâm ve’l-Müslimîn Muntazarî ile görüşmesinde Fâtimiyye günleri münasebetiyle taziyelerini iletti ve bu tümenin geniş ve etkili hizmetlerinden dolayı teşekkür etti. Ayrıca onların ilmî ve inkılapçı faaliyetlerinin özel konumuna vurgu yaptı.
İlim Havzaları Genel Müdürü, İmam Sâdık (a.s.) Tümeni’nin tarihî ve kalıcı rolüne değinerek şöyle dedi: “Bir talebe olarak da havza adına da bu tümende siz aziz dostların İslam İnkılabı ve havzaya yönelik hizmetleri, gayretleri ve çabaları için minnettarlığımı ifade ediyorum; hepinize teşekkür ediyor ve başarılar diliyorum.”
Ayetullah Ârafi sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle birkaç açıdan özel bir teşekkürüm var; bunlardan biri, talebeler için düzenlenen eğitim dönemlerinin gerçekleşmesinde sizin iş birliğinizdir ki bu son derece ağır ve hassas bir iştir. Ayrıca törenlerdeki varlığınız, ilmi programlara katılımınız da takdire şayandır.”

Hz. Fâtıma’nın (s.a.) tarihî konumu ve stratejik derslerinin analizi
Ayetullah Ârafi konuşmasının devamında, Hz. Fâtımatü’z-Zehra’nın (s.a.) geniş kişilik boyutlarını ele alarak şöyle dedi: “Hz. Fâtımatü’z-Zehra (s.a.), marifet, ismet, ibadet, maneviyat, ahlak, ev işleri, aile yönetimi ve ayrıca toplumsal ve siyasî faaliyetler açısından dünya kadın ve erkekleri için üstün bir örnektir.”
Ayetullah Ârafi, Hz. Zehra (s.a.), Hz. Hatîce (s.a.) ve Hz. Zeynep (s.a.) arasındaki ortak özelliğe işaret ederek ekledi: “Bu üç büyük şahsiyet tarihî dönemeçlerde ve son derece zor şartlarda büyük işler yapan, etkili ve öncü karakterlerdir. Belki de en önemlisi Hz. Zehra’nın (s.a.) yaptığı iştir; çünkü Medine’nin bir anda çöküp Nebevî toplumun tüm ölçülerinin ayaklar altına alındığı bir dönemde O Hazret en şiddetli yalnızlık ve mazlumiyet içinde en büyük rolü üstlendi.”
Ayetullah Ârafi, Fedek Hutbesi’ni analiz ederek şöyle dedi: “Fedek Hutbesi’nde Hz. Zehra (s.a.), Medine toplumunun sosyolojisini ve psikolojisini açıklıyor; yani Peygamber’in (s.a.a.) yanında yetişmiş devrimci bir toplumun nasıl birden tersine döndüğünü anlatıyor. Toplumun çoğunluğu ise üç gruba ayrıldı: şüpheye düşenler, korkuya kapılanlar ve tamah edenler. Bu üç unsur değerlerin çöküşünün temelini oluşturdu.”
İlim Havzaları Genel Müdürü konuşmasına şöyle devam etti: “İşte böyle bir ortamda Hz. Zehra (s.a.) ayağa kalktı, hakkın bayrağını kaldırdı ve zamanını aşan bir hareket gerçekleştirdi. Onun bakışı yalnızca kendi dönemine yönelik değildi; hareketi tarih ve geleceğe dönüktü. Uzun vadeli bakıldığında zahirde de galip olduğu görülür.”
İlim Havzaları Yüksek Konseyi Üyesi şöyle vurguladı: “Bu derin anlayış, stratejik kavrayış, umutsuzluk şartlarında rol üstlenme, kriz yönetimi, zorluklarda önderlik ve yalnız başına direniş; bunların hepsi Hz. Zehra’nın (s.a.) hayatının kilit noktalarıdır. Bu ilkeler hepimiz için örnektir ve İslam İnkılabı da bu derslerden doğmuştur.”
İslam İnkılabı’nın şartlarının Bedir, Uhud ve Âşurâ’ya benzetilmesi
Ayetullah Ârafi, Âşurâ’daki direniş kültürüne işaret ederek şöyle dedi: “Muharrem’in onuncu sabahında zafer için hiçbir umut yoktu; ne imkân vardı, ne karşılaştırılabilir bir güç, ne de eşit şartlar. Ancak İmam Hüseyin (a.s.), umutların tamamen tükendiği bir anda, ordusunu askerî kurallar çerçevesinde düzenledi. Bu, görünürde faydasız gibi görünen bir durumda bile umudun korunması ve planlama yapmanın anlamıdır. İslam İnkılabı da köklerini bu gelenekten alır ve mahiyeti Meşrutiyet ve benzeri hareketlerden farklıdır.”
Ayetullah Ârafi sözlerinin devamında şöyle ifade etti: “İslam İnkılabı, bu büyük kültürün bir ürünüdür ve bizim görevimiz bu yolu korumak, desteklemek ve onun söylemini güçlendirmektir. Bugün İslam İnkılabı büyük bir güce dönüşmüştür ve düşmanların çabası bu hareketi durdurmaktır. Çeşitli ülkelere olan görev seyahatlerimde, dünyanın derin katmanlarında bu inkılaba yönelik ilginin çok geniş olduğunu gördüm.”

Stratejik Tavsiyeler
İlim Havzaları Genel Müdürü Ayetullah Ârafi, İmam Sâdık (a.s.) Tümeni’nin komutanı ve personeline hitaben şöyle dedi: “İmam Sâdık (a.s.) Tümeni, bilgi ve marifet altyapısını her zamankinden daha fazla güçlendirmelidir; hem kadrodan hem de askerlerden başlayarak. Marifetin korunması ve yükseltilmesi sürekli çalışmayı gerektirir ve idarî ya da şekilsel uygulamalarla olmaz. Bu yapıda mutlaka derin bilgi sahibi kimseler bulunmalıdır.”
Anayasa Koruma Konseyi’nin Fıkıh Üyesi devamla şöyle ekledi: “Bir diğer önemli konu ilim havzasını tanımak ve havzaya yönelik fikrî ve yazılı-yazılımsal (soft-power) nüfuzdur. Havza, büyük ve köklü bir tarihî yapıttır; onu etkilemek için önce doğru ve temelli bir tanıma sahip olmak gerekir.”
Ayetullah Ârafi sözlerine şöyle devam etti: “Havzanın planlama ofisiyle koordinasyon sağlamanızı ve havzanın programları ile gelişim süreçlerini yansıtan bir sergi düzenlemenizi öneriyorum; yani havzanın projelerini ve faaliyetlerini gösteren kapsamlı bir sergi.”
İlim Havzaları Yüksek Konseyi Üyesi, tümenin çeşitli olaylardaki rolünü takdir ederek şöyle dedi: “İmam Sâdık (a.s.) Tümeni, birçok olay ve hadisedе önemli roller üstlenmiştir. Havzada da kriz masası ve cihadî (gönüllü) gruplar aktif hâle gelmiştir ve bu alandaki çalışmalarınız takdire şayandır. Bununla birlikte daha fazla gelişime, daha geniş etkileşime ve havzanın ihtiyaçlarına uygun şekilde hizmet alanının genişletilmesine ihtiyaç vardır.”
İlim Havzaları Müdürü konuşmasının sonunda şu vurguyu yaptı: “Bu tümende bulunanların eğitimsel gelişim açısından daha büyük bir kapasitesi vardır ve bu yönde kolaylaştırıcı imkânlar sağlanabilir. Ayrıca havza ile ilgili kurumların uyumu ve bütünlüğü büyük önem taşımaktadır ve bu, ciddi şekilde dikkate alınmalıdır.”
yorumunuz